Ülkemizin dönüşümünün gençlerle olacağını kavrayan bir lider, bir abi, bir eş, bir dost…
Hani derler ya yokluğunda aranacak bir gül…İşte tamda o…
Ben bu yazıyı yazarken tamamen doğaçlama kaleme alıyorum.Hiçbir kalıpla yazmıyorum. Gönlümden nasıl geliyorsa o…24 saat mesai ile fedakarlığın dorukta yaşandığı bir Demirtürk ailesini yazıyorum. Kimsenin kılını kıpırdatmadığı bu çağda suyun içine ekmeği bandırıp yemeyi anlatıyorum. Acaba nefsimiz ne kadar dayanır çileli yaşama diye düşünmek, konuşmak varkenboş konuşmak bizim hastalığımız. Kangren olmuş dünya. Sana kızıyorlar morarmışşın dediğinde. Çürüyor toplum, çürüyor hayallerimiz.İşte tüm bu sorunlara cevap Adnan abinin yaşantısından…
Çürümeli mi gençliğimiz?Kim karar veriyor buna? Bizler mi yoksa ta uzaktakiler mi? Bak, bak, bir daha bak kim istemiyor? Diyen bir dava delisi Adnan abi…
Kaybeden aranır ya aynen bizde öyle. Biz kendimizi kaybettik;onun talebeleri olarak ne yapacağımızı bilemez ve kibirli, gururlu bir hal aldık.Onun çok uzağına düştük. Düşünmeye mecalimiz kalmadı. Bağırmaya cesaret edemez haldeyiz.Sükutsükutsükut…
Seni rüyamda gördüğümde gülümsüyordun.Onca derdine rağmen ümitvar halin, beni yeniden motive etti, ümitsizlik yok diye. Tekrar kıvılcım…
Adnan abi bıraktığın yerdeyiz. Savrulmadık, cepheyi terk etmedik. Okçular tepesinde nöbetteyiz…
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!